Oraya ölü ya da diri gitmeye kararlıydık. Doğruyu söylemek gerekirse, iki üç kez denediler, bizim savunmalarımız vardı, afişlerle ön sıradaydılar, ben ilk sıradaydım, asla unutmam. Bizi Shipkofc’a geri göndermeye çalıştılar ama yapamadılar. Milloşeva’ya gittiğimizde, oraya varmadan önce hiç unutmayacağım, şimdi orada bazı binalar yapıldı, orada bizi durdurdular. Remzi Kolgeci beyaz önlüğüyle geldi. Onu asla unutmam, uzun, beyaz bir önlük. ‘Tanrı aşkına’ dedi, ‘Geri dönün çünkü sonuçlarına biz de katlanacağız’ ‘Tanrı’ya yemin ederiz’ dedik, ‘Diri veya ölü’ dedik, iki taraftan da ‘Auu {yankılanma} ileri, yoldaşlar!’ sesleri yükseldi. Tarlalardan geçtik (ağlıyor). Sonra orada bir salona gittik. […] Pek konuşmadık yemin ederim. Kimisi hastalandı, nasılsak öyle gittik, o kıyafetlerle şimdi bunu söylemek doğru olmaz. O mayın gibi kokan miğferlerle. Onlarda çalışıyorduk, bazılarında kask vardı, böyle girdik, kirli giysilerle. Konuşmadık, birbirimizle hiç konuşmadık, sanki başımız beladaydı ama bu, başımızın belada olmasından daha beterdi.
Isuf Peci, 2 Kasım 1954’te Zveçan Belediyesine bağlı olan Boletin’de doğdu. 1973 yılında Mitroviça Teknik Lisesinden mezun oldu. 1978’de Cërnac madeninde, 1981’de de Trepça’da elektrikçi olarak çalışmaya başladı. 1992’de Almanya’ya göç etti ve 2002’de geri döndükten sonra emekli olana kadar Trepça madeninde çalışmaya devam etti. Şimdi ise dört çocuk babası olan Bay Peci, ailesiyle birlikte Tuneli i Parë’da yaşıyor.