Konuşuyorduk ve hayatımız pahasına da olsa onlar istifa edene kadar buna devam etmeye karar verdik. Ve orada sekiz gün sekiz gece kaldık. Kimi hastalanıyordu, hastalananları zorla dışarı çıkıp yardım aramalarını istiyorlardı, kimisi de yaşlıydı, bu yüzden yorgundu ve dışarı çıkmıyordu. Çıkanlar bir ilaç alıp madene geri dönerlerdi. […] hastalananlar için orada bir tıp merkezimizin olduğunu biliyorsunuz. Çok güçsüzleşmişlerdi ama yine de geri gelirlerdi, bazıları tıp merkezinde kalırdı. Şunu netleştirelim, Kan Davalarını Uzlaştırma Kampanyası orada madenin içinde başladı. Bir adam geldi ve ‘Trepça madencilerinin kanını bağışlıyorum’ dedi. İnsanlar kan davası içindeydi, bilirsiniz, birisi birinin aile ferdini öldürdü ve bunun üzerine onu da affettiler. Kadınlar vardı pardon bir kadın geldi mücevherlerini bağışladı. Bir adam madenin girişine geldi ve madencilere hediye olarak ineğini bağladı. Öyleydi, insanlar ellerinden geleni yaptılar, destek aldık, yani Kosova’nın her yerinden, Arnavutlardan destek aldık. Öğrencilerden de destek aldık, üniversite bölümlerine barikat kurdular, madencilere destek için açlık grevi yapan öğrenciler de oldu, onlar da yemek yemedi.
Isuf Beqiri 1959 yılında Mitroviça Belediyesi, Bajgora’da doğdu. Dört yıl Trepça’da çıraklık yaptı ve 1978’de meslek lisesini bitirdi, aynı yıl maden teknisyeni olarak işe alındı. 90’ların siyasi krizi nedeniyle kovuldu ve hayatta kalmak adına özel bir iş yürüttü. Kosova savaşının sona ermesiyle birlikte Beqiri hala teknisyen olarak çalışmakta olduğu Trepça’ya çalışmaya geri döndü. Kendisi halen ailesiyle birlikte Bajgora köyünde yaşıyor.